Iron Dome'un Sınavı: Gerçekten Kusursuz mu?
İsrail’in neredeyse dokunulmaz sanılan Iron Dome hava savunma sistemi, son İran saldırılarıyla beklenmedik şekilde tartışma konusu oldu. İran'ın tarihte eşi az görülür yoğunlukta ve koordineli füzeli saldırısıyla sistem adeta test edildi: 150’den fazla füze dalgası aynı anda havada dans ederken, Iron Dome bu yükün altında ciddi şekilde zorlandı. Füzelerin bir kısmı hedeflere ulaştı. Özellikle Be’er Şeva’daki Soroka Hastanesi’ne isabet eden füze sonrası ortaya çıkan görüntüler hem halkta hem de askeri çevrelerde şüphe uyandırdı.
Emekli General Amir Avivi gibi İsrailli askeri isimler sistemin mucize yaratamayacağını, dünyanın hiçbir savunma teknolojisinin %100 koruma sunamayacağını söylese de, teknik sınırlamalar daha çok su yüzüne çıktı. Iron Dome, özellikle büyük çaptaki füze yağmurlarında birden fazla tehdidi aynı anda etkisiz hale getirmekte zorlanıyor. Uzmanlar, sistemin uzun menzilli balistik füzelerde de etkisinin sınırlı kaldığını, radar aldatmaca taktikleri ve hızlı seri atış yapan füzelerle daha da fazla zorlandığını aktarıyor. Özellikle bu saldırıda İran'ın aynı anda hem gerçek hem de sahte hedeflerle İsrail savunmasını yanıltmaya çalışması oldukça dikkat çekiciydi.
Yeni Taktikler ve Siyasi Tepkiler: Savunma Paradigması Değişiyor
Sadece teknik eksikler değil, taktiksel değişiklikler de alarm zillerini çalıyor. İran’ın bu saldırıda yoğun biçimde kullandığı "doygunluk saldırıları" (bir anda onlarca füze atılması) ve radar sistemlerini kandıran maket veya sahte hedeflerin dahil edilmesi, klasik İsrail savunma yaklaşımının artık yetersiz kalabileceğini düşündürüyor. Uzmanlara göre, İran gibi rakipler teknolojik açıkları iyi analiz ediyor ve saldırılarını buna göre şekillendiriyor.
Sahil kasabalarından iç bölgelere uzanan geniş coğrafyada yetersiz füze bataryası konuşlandırıldığı eleştirisi de yükseliyor. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), operasyonel hazırlık seviyesini koruduklarını vurgulasa da son dönemde yaşananlar kamuoyunun kafasını karıştırıyor. Ülkenin siyasi liderleri ise tansiyonu düşürmek yerine artırmayı tercih ediyor: Başbakan Netanyahu, İranlı liderleri hedef alma seçeneğinin masada olduğunu açıkça belirtti. Savunma Bakanı Gallant da doğrudan İran’ın dini liderini hastane saldırısından sorumlu tuttu.
İsrail’in savunma sistemlerine olan geleneksel güveni, bir gecede tamamen değişmez. Ancak bu son saldırı; gerek askeri planlamada gerekse teknik altyapıda radikal iyileştirmelere dair tartışmaları hararetlendirdi. Bölgedeki artan gerilimle beraber, yeni saldırı türlerine ve teknolojik savaşa hazır olmak sadece İsrail’in değil tüm çevre bölgenin gündemine oturmuş durumda.