Kemalettin Gülen’e yeniden tutuklama: Sosyal medya paylaşımlarına yeni soruşturma
2016’da gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan Kemalettin Gülen hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yeni bir soruşturma başlattı. Polis, Ümraniye’de düzenlenen operasyonla Gülen’i gözaltına aldı. Savcılıktaki ifadenin ardından sevk edildiği nöbetçi sulh ceza hâkimliği, bu kez ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçundan tutuklama kararı verdi. Gülen cezaevine gönderildi.
Gülen, 2016’da “yahya_kema5566” kullanıcı adıyla sosyal medyada yayımlanan ve Mustafa Kemal Atatürk ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret içerdiği iddia edilen paylaşımlar nedeniyle gözaltına alınmış, o dönem sevk edildiği hâkimlikçe tutuklanmıştı. Yargılama sürecinde tahliye edilen Gülen hakkında, yeni deliller ve benzer içerikler gerekçe gösterilerek yeniden soruşturma yürütüldüğü belirtiliyor. Yargı kaynakları, dosyada devlet kurumları ve ulusal sembollere yönelik aşağılayıcı söylemler içeren paylaşımların incelendiğini aktarıyor.
Mesleği avukat olan Gülen’in kimliği, 2016 sürecinde medyada karışmıştı. Bazı yayın organları, kişiyi bir dönem Samanyolu TV’de program sunan Kemal Gülen’le karıştırmış, daha sonra Kastamonu Cumhuriyet Başsavcısı Bülent Kantarcı yaptığı açıklamayla gözaltındaki kişinin Kemalettin Gülen olduğunu, akrabalık bağının da “kuzen” şeklinde geçtiğini ifade etmişti. Buna rağmen farklı haberlerde “yeğen” ifadesinin yer alması kamuoyunda kafa karışıklığına yol açıyor. Akrabalık tanımları yargılama bakımından belirleyici değil; ancak bilgi kirliliğini önlemek açısından resmi açıklamalarla doğrulama kritik.
Yeni dosyada süreç şöyle ilerledi: Siber suç ekipleri, soruşturma konusu paylaşımların tespiti için platform kayıtları, IP bilgileri ve cihaz incelemelerine yöneldi. Şüphelinin kullandığı iddia edilen hesapla ilişkili giriş verileri, ekran görüntüleri ve dijital kopyalar dosyaya alındı. Savcılık, delil karartma ve kaçma şüphesi bulunduğu gerekçesiyle tutuklama talep etti. Nöbetçi hâkimlik, tutuklamayı yalnızca “Cumhurbaşkanına hakaret” başlığıyla değerlendirdi ve bu suç bakımından kuvvetli şüphe ile tutuklama nedenlerinin oluştuğuna hükmetti.
Türkiye’de hukuk, bu tür dosyalarda iki temel düzenlemeye dayanıyor: Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesi “Cumhurbaşkanına hakaret” suçuna 1 ila 4 yıl arası hapis cezası öngörüyor; eylem alenen işlenmişse ceza artabiliyor. Bu suçta soruşturma açılabilmesi için Adalet Bakanlığı’ndan izin alınması gerekiyor. 5816 sayılı “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun” ise Atatürk’ün hatırasına hakareti 1 ila 3 yıl arası hapisle cezalandırıyor. Hâkimler, Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre tutuklama tedbirini “ölçülülük” ilkesi, delil durumu ve kaçma/karartma riski üzerinden tartıyor.
Teknik boyutta dosyalar genellikle şu adımlarla yürütülüyor: Sosyal medya hesaplarına ilişkin operatör ve platform yanıtları istenir, cihazlara el konulursa dijital imaj alınır, log kayıtları ve tarayıcı geçmişi incelenir. Paylaşımın kim tarafından, hangi cihazdan ve ne zaman yapıldığına dair zincirin kurulması kritik. Şüpheliler zaman zaman “hesabım ele geçirildi” savunması yapabiliyor; bu durumda IP hareketleri, eş zamanlı cihaz girişleri ve parolada değişiklik izleri öne çıkıyor. Paylaşımlar silinse bile ekran kayıtları ve arşiv servislerine düşen kopyalar delil dosyasına giriyor.
Kimlik karışıklığı boyutu ayrıca dikkat istiyor. 2016’da kamuoyuna yansıyan bilgi kirliliği, aynı aile adı taşıyan kişiler ve benzer isimler nedeniyle büyümüştü. Savcılık makamlarının düzeltme açıklamaları, infodemi döneminde yargı süreçlerinin sağlıklı yürütülmesi için önemli. Bugün de akrabalık sıfatına ilişkin farklı tanımlamalar dolaşıyor; bu nedenle resmi evrak ve yargı tutanakları dışındaki tanımlamalar dikkatle süzülmeli.
Gülen’in tutukluluk kararına karşı itiraz hakkı var. Savunma, delillerin toplanmış olması, sabit ikamet, mesleki ve ailevi bağlar gibi tutuksuz yargılama gerekçelerini ileri sürebilir. İddianame düzenlenirse dosya büyük olasılıkla asliye ceza mahkemesinde görülecek. Yargılama sonucunda mahkeme mahkûmiyet, beraat, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) ya da erteleme gibi seçeneklere karar verebilir. Sosyal medya kaynaklı hakaret dosyalarında mahkemeler, ifadenin bağlamını, kamu yararı unsurunu, ağır eleştiri ile hakaret arasındaki sınırı ve hedef alınan kişinin konumunu birlikte değerlendiriyor.
Türkiye’de Atatürk’ün hatırasına ve Cumhurbaşkanına yönelik hakaret suçları, uzun süredir siyaset-hukuk hattında tartışma konusu. Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı adli istatistik raporlarında, 2016 sonrası TCK 299 kapsamındaki dosya yükünde dikkat çekici bir artış göze çarpıyor. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında ise ifade özgürlüğünün sınırları, kamu görevlilerinin eleştiriye katlanma eşiği ve nefret/hakaret ayrımı sürekli tartılıyor. Yargı, her olayın somut koşullarına bakarak hüküm kuruyor.
İzleme kapasitesi de genişledi. Emniyet ve savcılıklar, resen tarama, vatandaş ihbarları ve CİMER başvuruları üzerinden sosyal medya içeriklerini hızla dosyaya aktarıyor. Seçim dönemleri, toplumsal olaylar ve dış politika krizleri gibi dönemlerde paylaşımlara ilişkin şikâyet ve soruşturma sayısı tırmanıyor. Kullanıcılar açısından, kamusal figürlere yönelik ağır ifadeler ile sert eleştirinin sınırı bir anda ceza soruşturmasına dönüşebiliyor.
Gülen’in avukatlığı ve adı etrafındaki akrabalık iddiaları dosyayı kamuoyu açısından görünür kılıyor. Türkiye, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından FETÖ’yü terör örgütü olarak tanımlıyor ve bu alana ilişkin davalarda geniş bir soruşturma pratiği oluştu. Mevcut dosyada ise başlık doğrudan sosyal medya üzerinden “hakaret” iddiası. Soruşturmanın seyri, dijital delillerin niteliği ve mahkemenin ifade-şiddet dili ayrımını nereye çizdiğiyle şekillenecek.
Önümüzdeki süreçte savcılık iddianameyi tamamlarsa, mahkeme delilleri duruşmada tartışacak ve gerekirse bilirkişi incelemesi isteyecek. Tutukluluk hali belirli aralıklarla gözden geçirilecek; itirazlar üst sulh ceza hâkimliği tarafından değerlendirilecek. Eğer mahkûmiyet çıkarsa, cezanın alt-üst sınırları ve sanığın geçmişi gibi başlıklar infaz ve mesleki sonuçlar üzerinde belirleyici olabilir. Baro disiplin hükümleri, kesinleşmiş mahkûmiyetlerin ardından ayrıca devreye girebiliyor.

Dosyanın önemi ve beklenen gelişmeler
Bu dosya, Türkiye’de sosyal medya kaynaklı ceza soruşturmalarının nasıl yürüdüğünü ve hakaret suçunun sınırlarının nasıl çizildiğini göstermesi açısından yakından izleniyor. Kimlik karışıklığı ihtimali, akrabalık tartışmaları ve kamuoyunun yüksek ilgisi, yargı mercilerinin şeffaf ve net bilgilendirme yapmasını daha da kritik hale getiriyor. Gözler şimdi iddianamede yer alacak delil özetinde ve mahkemenin tutumunda olacak.